23 Mart 2025 Pazar
Günümüz konutlarında ısınma ve sıcak su temini, yaşam konforunun temel unsurlarından biri haline gelmiştir. Kombi modelleri, soba ve termosifon gibi ürünler, farklı ihtiyaç ve koşullara uygun çözümler sunmaktadır. Türkiye’nin değişken iklim koşulları ve farklı yerleşim özellikleri, bu ürünlerin çeşitliliğini ve kullanım alanlarını genişletmektedir.
Kombiler, hem ısınma hem de sıcak su ihtiyacını karşılayan entegre sistemler olarak modern konutların vazgeçilmez parçalarıdır. Türkiye pazarında yaygın olarak kullanılan kombi modelleri, yakıt türüne göre doğalgaz, LPG ve elektrikli olmak üzere üç ana kategoriye ayrılır.
Doğalgaz kombileri, şehir şebekesinin ulaştığı bölgelerde en yaygın tercih edilen modellerdir. Yoğuşmalı ve konvansiyonel olmak üzere iki temel teknolojiye sahiptir. Yoğuşmalı kombiler, atık gazlardan elde edilen ısıyı geri kazanarak %30’a varan oranda yakıt tasarrufu sağlar. Bu modeller 15.000-35.000 TL aralığında fiyatlandırılırken, konvansiyonel kombiler 10.000-20.000 TL aralığında bulunabilir.
Kombi seçiminde kapasite, evin büyüklüğüne ve ihtiyaca göre belirlenmesi gereken kritik bir faktördür. Ortalama bir daire için 20-24 kW kapasiteli kombiler yeterli olurken, daha büyük evler veya ısı yalıtımı zayıf yapılar için 28-35 kW kapasiteli modeller gerekebilir. Kapasite seçimi, hem verimlilik hem de konfor açısından önemlidir. Düşük kapasiteli bir kombi yetersiz ısınmaya neden olurken, gereğinden yüksek kapasiteli bir kombi ise gereksiz yakıt tüketimine yol açabilir.
Enerji verimliliği sınıfı, kombi seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer faktördür. A ve üzeri enerji sınıfına sahip kombiler, daha yüksek verimlilik ve daha düşük işletme maliyeti sunar. Özellikle A++ ve A+++ sınıfı yoğuşmalı kombiler, ilk alım maliyeti yüksek olsa da, uzun vadede sağladıkları tasarrufla bu farkı kapatabilir.
Akıllı kombi teknolojileri, son yıllarda giderek yaygınlaşmaktadır. Wi-Fi bağlantılı kombiler, mobil uygulamalar üzerinden uzaktan kontrol imkanı sunar. Dış hava sıcaklığına göre otomatik ayarlama yapan modüler sistemler, hem konfor hem de tasarruf sağlar. Bazı gelişmiş modeller, ev kullanım alışkanlıklarını öğrenerek optimum çalışma düzeni oluşturabilir. Bu akıllı özellikler, standart modellere göre %5-15 arasında ek tasarruf potansiyeli taşır.
Kombi montajı ve bakımı, verimli çalışma için kritik öneme sahiptir. Profesyonel montaj, kombinin doğru konumlandırılması ve baca sisteminin uygun şekilde kurulması, hem güvenlik hem de verimlilik açısından önemlidir. Yıllık bakım, kombinin ömrünü uzatırken, yakıt tüketimini de optimize eder. Bakım maliyeti ortalama 500-1.500 TL arasında değişirken, düzenli bakım yapılmayan kombilerde %10-20 oranında verim kaybı ve arıza riski artışı gözlemlenebilir.
Soba, özellikle doğalgaz altyapısının bulunmadığı kırsal bölgelerde veya müstakil evlerde hala yaygın olarak kullanılan geleneksel bir ısınma aracıdır. Ancak günümüzde sobalar, sadece geleneksel bir çözüm olmaktan çıkıp, modern tasarım ve teknolojilerle donatılmış alternatif ısınma sistemleri haline gelmiştir.
Yakıt türüne göre sobalar; odun, kömür, tüp gaz ve elektrikli olarak sınıflandırılabilir. Odun sobaları, özellikle kırsal bölgelerde ekonomik bir çözüm sunarken, şömine görünümlü modern versiyonları şehir evlerinde dekoratif amaçlarla da tercih edilebilir. Fiyatları 1.500-10.000 TL arasında değişen odun sobaları, yakıt maliyeti açısından avantajlı olabilir, ancak kullanım konforu ve temizlik açısından dezavantajlar taşır.
Kömür sobaları, geleneksel ısınma yöntemleri arasında hala önemli bir yer tutar. Katı yakıtlı sobalar arasında en yaygın kullanılan türdür ve 1.000-5.000 TL aralığında fiyatlandırılır. Kömür fiyatları bölgeye ve kaliteye göre değişmekle birlikte, ton başına 2.500-4.000 TL arasında değişir. Ortalama bir ev için sezonluk 1-2 ton kömür tüketimi hesaplanabilir.
Şömine görünümlü dekoratif sobalar, hem ısınma hem de estetik amaçlı kullanılır. Özellikle villa tipi evlerde veya dağ evlerinde tercih edilen bu modeller, odun veya pelet yakıtlı olabilir. Pelet yakıtlı modeller, otomatik besleme sistemleri sayesinde kullanım kolaylığı sunar. Fiyatları 5.000-30.000 TL arasında değişen bu sobalar, lüks segment ürünler arasında yer alır.
Elektrikli sobalar, kurulum kolaylığı ve temiz kullanım avantajıyla özellikle ek ısıtma ihtiyacı olan mekanlarda tercih edilir. Yağlı radyatörler, infrared ısıtıcılar ve fanlı ısıtıcılar gibi çeşitleri bulunan elektrikli sobaların fiyatları 500-5.000 TL arasında değişir. Ancak elektrik maliyeti, diğer yakıt türlerine göre daha yüksek olduğundan, ana ısıtma sistemi olarak kullanımları ekonomik olmayabilir.
Sobaların avantajları arasında düşük ilk yatırım maliyeti, merkezi sistem gerektirmemesi ve elektrik kesintilerinden etkilenmemesi sayılabilir. Dezavantajları ise yakıt depolama ihtiyacı, düzenli temizlik gerektirmesi ve evin tamamını eşit ısıtmadaki zorluklar olarak sıralanabilir. Ayrıca, özellikle kömür ve odun sobaları, hava kirliliğine neden olabilir ve kullanım hataları sonucu karbon monoksit zehirlenmesi riski taşır.
Termosifon, özellikle kombinin bulunmadığı veya sadece sıcak su ihtiyacının karşılanması gereken mekanlarda kullanılan pratik bir cihazdır. Elektrikli ve gazlı olmak üzere iki ana türde üretilen termosifonlar, kompakt yapıları ve kolay kurulumlarıyla tercih edilir.
Elektrikli termosifonlar, en yaygın kullanılan modellerdir. Kapasite seçenekleri 30-150 litre arasında değişir ve fiyatları 2.000-10.000 TL aralığındadır. Küçük haneler için 50-80 litre kapasiteli modeller yeterli olurken, kalabalık aileler için 100 litre ve üzeri kapasiteli modeller önerilir. Enerji verimliliği sınıfı, işletme maliyetini doğrudan etkiler; A sınıfı bir termosifon, C sınıfı bir modele göre %30’a varan oranda daha az elektrik tüketebilir.
Gazlı termosifonlar (şofbenler), elektrikli modellere göre daha hızlı su ısıtma kapasitesine sahiptir ve sürekli sıcak su sağlar. LPG veya doğalgaz ile çalışabilen bu cihazlar, 3.000-8.000 TL aralığında fiyatlandırılır. Anlık su ısıtma prensibiyle çalıştıklarından, depolama kapasitesi sorunu yaşanmaz. Ancak, baca bağlantısı gerektirmeleri ve kurulum maliyetlerinin daha yüksek olması dezavantaj oluşturabilir.
Termosifonlarda yeni teknolojik gelişmeler, enerji verimliliğini artırmaya odaklanmıştır. Akıllı kontrol sistemleri, kullanım alışkanlıklarına göre ısıtma programı oluşturabilir. Titanyum emaye iç hazne teknolojisi, cihazın ömrünü uzatırken, yüksek yoğunluklu poliüretan izolasyon malzemeleri ısı kaybını minimize eder. Bazı modern modellerde, güneş enerjisi sistemleriyle entegrasyon imkanı da bulunur.
Termosifon seçiminde dikkat edilmesi gereken faktörler arasında kapasite, enerji verimliliği sınıfı, ısıtma süresi ve garanti koşulları yer alır. Ortalama bir termosifon 8-10 yıl kullanım ömrüne sahiptir ve magnezyum anot çubuğunun yıllık kontrolü ve gerektiğinde değiştirilmesi, cihazın ömrünü uzatır. Ayrıca, kireç birikimini önlemek için periyodik temizlik önemlidir.
Kombi modelleri, soba ve termosifon arasında seçim yaparken, ilk yatırım maliyeti, işletme giderleri ve kullanım konforu gibi faktörleri dengeli şekilde değerlendirmek gerekir. Doğalgaz kombisi, ortalama 100 m² bir daire için aylık 1.500-2.500 TL arasında yakıt maliyeti oluştururken, kömür sobası aynı alan için sezonluk 3.000-5.000 TL maliyet oluşturabilir.
Elektrikli ısınma sistemleri (elektrikli soba veya termosifon), yüksek enerji maliyeti nedeniyle genellikle en pahalı seçenektir. 100 m² bir alanın elektrikle ısıtılması, aylık 3.000-6.000 TL arasında bir maliyet oluşturabilir. Ancak, güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklarla desteklendiğinde, bu maliyet önemli ölçüde düşürülebilir.
Isınma sistemlerinin çevresel etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Doğalgaz, kömüre göre daha temiz bir yakıt olmakla birlikte, yine de karbon emisyonuna neden olur. Elektrikli sistemler, elektriğin üretim kaynağına bağlı olarak dolaylı emisyon oluşturur. Odun sobaları, sürdürülebilir kaynaklardan temin edildiğinde karbon-nötr olabilir, ancak partikül emisyonu açısından dezavantajlıdır.
Bina yalıtımı, ısınma maliyetlerini doğrudan etkileyen bir faktördür. İyi yalıtılmış bir binada, ısınma maliyetleri %30-50 oranında azalabilir. Bu nedenle, ısınma sistemi seçiminden önce, binanın yalıtım durumunun değerlendirilmesi ve gerekli iyileştirmelerin yapılması önerilir. Mantolama, çatı yalıtımı ve pencere değişimi gibi yatırımlar, uzun vadede önemli tasarruf sağlar.
Türkiye’nin farklı iklim bölgeleri, ısınma sistemi seçiminde önemli bir faktördür. Soğuk iklime sahip Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde, yüksek kapasiteli kombiler veya merkezi ısıtma sistemleri tercih edilirken, Akdeniz ve Ege bölgelerinde daha düşük kapasiteli sistemler yeterli olabilir.
Kırsal alanlarda, özellikle doğalgaz altyapısının bulunmadığı bölgelerde, odun veya kömür sobaları hala yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu bölgelerde, yakıt temini ve depolama imkanları da sistem seçimini etkiler. Orman köylerinde odun temini daha kolay olabilirken, şehirlere yakın kırsal alanlarda kömür daha erişilebilir olabilir.
Yazlık evler veya sezonluk kullanılan konutlarda, düşük ilk yatırım maliyeti ve kolay kurulum avantajlarıyla elektrikli ısıtıcılar veya klimalar tercih edilebilir. Bu tür mekanlarda, kullanım süresi kısa olduğundan, işletme maliyeti ikinci planda kalabilir. Ayrıca, güneş enerjili su ısıtma sistemleri, özellikle güneş alan bölgelerde ekonomik bir sıcak su çözümü sunar.
Apartman dairelerinde, bina altyapısı ve yönetim kararları da sistem seçimini etkiler. Merkezi sistem bulunan binalarda, bireysel tercihlere göre ısınma ayarı yapma imkanı sınırlıdır. Bu tür binalarda, kat kaloriferi veya kombi kullanımına geçiş, teknik ve yasal izinlere bağlıdır. Ayrıca, baca çıkışı olmayan dairelerde, hermetik kombi veya elektrikli sistemler dışındaki seçenekler kullanılamayabilir.
Isınma teknolojilerinde, enerji verimliliği ve çevre dostu çözümler giderek önem kazanmaktadır. Hibrit sistemler, farklı enerji kaynaklarını (örneğin doğalgaz ve elektrik) kombine ederek, optimum verimlilik sağlar. Bu sistemler, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara karşı esneklik sunar ve peak dönemlerde maliyet optimizasyonu yapar.
Isı pompaları, özellikle hava kaynaklı modeller, geleceğin ısınma teknolojileri arasında öne çıkmaktadır. Elektrik enerjisini kullanarak havadaki ısıyı içeri transfer eden bu sistemler, tüketilen elektrik enerjisinin 3-5 katı ısı üretebilir. İlk yatırım maliyeti yüksek olmakla birlikte (30.000-100.000 TL), işletme maliyetleri geleneksel sistemlere göre çok daha düşüktür.
Güneş enerjisi destekli ısınma sistemleri, özellikle güneş alan bölgelerde ekonomik bir alternatif sunar. Fotovoltaik paneller elektrik üretirken, termal güneş kolektörleri doğrudan su ısıtma amacıyla kullanılabilir. Bu sistemlerin ilk yatırım maliyeti yüksek olmakla birlikte (20.000-50.000 TL), uzun vadede sağladıkları tasarruf ve çevresel faydalar önemlidir.
Akıllı ev sistemleriyle entegre ısınma çözümleri, enerji tüketimini optimize ederek tasarruf sağlar. Oda bazlı sıcaklık kontrolü, hareket sensörleri ve uzaktan erişim özellikleri, hem konfor hem de verimlilik sunar. Bu sistemler, kullanım alışkanlıklarını öğrenerek, kişiselleştirilmiş ısınma programları oluşturabilir ve %15-25 arasında enerji tasarrufu sağlayabilir.
Kombi modelleri, soba ve termosifon gibi ısınma ve sıcak su çözümleri, farklı ihtiyaç ve koşullara uygun alternatifler sunar. Doğru sistem seçimi için, konutun özellikleri, bölgesel koşullar, bütçe kısıtlamaları ve kullanım alışkanlıkları göz önünde bulundurulmalıdır. Enerji verimliliği ve çevre dostu teknolojilere yönelim, hem ekonomik tasarruf hem de sürdürülebilir bir gelecek için önemli adımlardır.
Aygün ailesi, Dream World Emlak İnşaat Ticaret şirketinin diğer paylarını alarak şirketin tek sahibi oldu.
Gayrimenkul, inşaat ve turizm sektörlerinde çalışmalar yapan, kurulduğu günden beri çok ortaklı yapısı ile devam eden Dream World Emlak İnşaat Ticaret A.Ş. tek pay sahipliğine geçiş kararı aldı.
Aygün ailesinin ortaklığı bulunduğu şirkette Cengiz Aygün’ün diğer ortak Yahya Kurt’un hisselerini satın alması ile şirket tek pay sahipli Anonim Şirketi’ne dönmüş oldu.
3 Mart 2025 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan karar ile tek pay sahipliğine geçiş kararı alan şirketi merkezi Antalya olup İstanbul/Tuzla’da büyük bir toplu konut projesi ile ilgili çalışmalara başladığı alınan bilgiler arasında.
Isıtma ve sıcak su ihtiyacınızı karşılamak için doğru ürünü seçmek, hem konforunuzu artırır hem de uzun vadede enerji tasarrufu yapmanızı sağlar. Ancak piyasada farklı modeller ve teknolojiler mevcut olduğundan, karar vermeden önce bazı önemli kriterleri göz önünde bulundurmanız gerekir. Bu yazıda, kombi modelleri, sobalar ve termosifonlar hakkında detaylı bilgi vererek, size en uygun seçeneği belirlemenize yardımcı olacağız.
Kombiler, merkezi ısıtma sistemleri arasında en yaygın kullanılan cihazlardan biridir. Doğalgaz, elektrik veya LPG ile çalışan farklı kombi modelleri bulunur. Seçim yaparken aşağıdaki faktörleri değerlendirebilirsiniz.
Eğer sürekli sıcak su ihtiyacınız varsa, merkezi ısıtma sistemine sahip bir çözüm arıyorsanız ve uzun vadede enerji tasarrufu yapmayı hedefliyorsanız, kombi sizin için doğru seçim olabilir.
Sobalar, özellikle doğalgaz altyapısının olmadığı bölgelerde yaygın olarak kullanılan ısıtma sistemleridir. Geleneksel odun ve kömür sobalarının yanı sıra doğalgazlı, elektrikli ve pelet yakıtlı modeller de bulunmaktadır.
Özellikle doğalgaz altyapısının olmadığı kırsal bölgelerde yaşayanlar için soba, düşük yakıt maliyeti ve yüksek ısıtma gücü ile mantıklı bir alternatif olabilir. Aynı zamanda nostaljik bir atmosfer yaratmak isteyenler de dekoratif döküm sobaları tercih edebilirler.
Termosifonlar, elektrikle çalışan ve belirli bir kapasitede suyu ısıtarak depolayan cihazlardır. Özellikle doğalgazlı kombi sistemi olmayan evlerde sıcak su ihtiyacını karşılamak için tercih edilirler.
Eğer doğalgaz bağlantınız yoksa ve sürekli sıcak su ihtiyacınız varsa, termosifon uygun bir çözüm olabilir. Ancak yüksek elektrik tüketimi nedeniyle, düşük enerji sınıfına sahip modelleri tercih etmek bütçeniz açısından avantaj sağlayacaktır.
Kombi, soba ve termosifon seçerken, ihtiyaçlarınızı ve bütçenizi göz önünde bulundurarak en uygun modeli tercih edebilirsiniz. Kombiler, sürekli sıcak su ve merkezi ısıtma ihtiyacını karşılayan uzun vadeli çözümler sunarken, sobalar özellikle doğalgazın olmadığı yerlerde ekonomik bir alternatif olarak öne çıkar. Termosifonlar ise sıcak su ihtiyacı için pratik ve bağımsız bir çözüm sağlar. Hangi ürünü seçerseniz seçin, enerji verimliliği, güvenlik ve kullanım kolaylığı gibi faktörleri değerlendirerek, uzun ömürlü ve verimli bir cihaz sahibi olabilirsiniz.
Balkonlar, evlerin en keyifli alanlarından biridir. Özellikle yaz aylarında açık havanın tadını çıkarmak, kahve eşliğinde güzel bir kitap okumak veya sevdiklerimizle sohbet etmek için harika bir ortam sunar. Ancak, güneş ışınları, rüzgâr, yağmur ve meraklı bakışlar balkon keyfini zaman zaman gölgeleyebilir. İşte bu noktada, balkon perdesi devreye girerek hem konfor hem de mahremiyet sağlar.
Balkon perdesi, dış mekânlara özel olarak tasarlanan ve genellikle güneş ışığını filtreleyen, rüzgârı engelleyen, yağmurdan koruyan bir perde sistemidir. Çeşitli kumaş ve tasarımlarla üretilen bu perdeler, balkonun genel dekorasyonuna uyum sağlayarak estetik bir görünüm kazandırır. Modern balkon perdeleri, dayanıklı ve uzun ömürlü malzemelerden üretildiği için dört mevsim kullanılabilir.
Balkon perdesi seçimi yaparken bazı önemli kriterlere dikkat etmek gerekir. İlk olarak, kullanılacak malzemenin dayanıklı ve uzun ömürlü olması gereklidir. Suya ve güneşe dayanıklı kumaşlar tercih edilmelidir. Ayrıca, balkonunuzun genişliğine ve kullanım şekline uygun bir mekanizma seçmek de önemlidir. Örneğin, manuel veya otomatik açılıp kapanan modeller arasında seçim yapabilirsiniz.
Renk seçimi de balkonun atmosferini belirleyen faktörlerden biridir. Açık renkler daha ferah bir görünüm sunarken, koyu renkler güneşi daha iyi engelleyebilir. Bunun yanı sıra, perdeyi sabitlemek için kullanılan mekanizmaların da sağlam olmasına dikkat edilmelidir.
Günümüzde birçok farklı balkon perdesi modeli bulunmaktadır. En çok tercih edilenlerden bazıları şunlardır:
Nafaka artırım davası, daha önce hükmedilmiş bir nafaka miktarının, değişen ekonomik ve sosyal şartlar nedeniyle artırılması talebiyle açılan bir davadır. Bu dava, nafaka alacaklısı tarafından, nafaka borçlusuna karşı açılır. Hukuki dayanağı ise Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddesidir.
Nafaka artırım davaları, özellikle ekonomik dalgalanmaların yoğun yaşandığı dönemlerde taraflar arasında sıkça başvurulan bir yasal yol haline gelmiştir. Nafaka artırım davası şartları sağlandığı takdirde dava açılabilir. Talepte bulunan taraf, mevcut nafaka miktarının ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığını veya ekonomik şartların değiştiğini ispatlamakla yükümlüdür.
Nafaka artırım davalarında, nafaka artırım talebini desteklemek için nafaka hükmüne ilişkin mahkeme karar, tarafların gelir durumunu gösteren belgeler (maaş bordrosu, vergi levhası, kira kontratları), ekonomik koşullardaki değişikliği gösteren deliller (enflasyon oranı, piyasa verileri), alacaklının ihtiyaçlarını ve giderlerini gösteren belgeler (sağlık raporları, eğitim masrafları gibi belgelerin sunulması gerekmektedir. İştirak nafakası için açılan artırım davalarında çocukların eğitim giderleri, sağlık harcamaları, sosyal ve kültürel ihtiyaçları gibi faktörler dikkate alınır. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek karar verir.Nafaka artırımında mahkemeler, hem nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını hem de nafaka borçlusunun ödeme gücünü dikkate alır. Hakkaniyet ilkesi gereği, nafaka borçlusunun ekonomik durumunu aşan talepler kabul edilmez.
Nafaka artırım davalarında yetkili mahkeme, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Aile Mahkemesidir. Aile Mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Nafaka artırım davaları, ortalama 6 ay ile 8 ay arasında karara bağlanmaktadır.
Nafaka artırım davası açmak için herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Nafaka hükmü devam ettiği sürece her zaman artırım talebinde bulunulabilir.
Nafaka artırım davaları, diğer hukuk davaları gibi detaylı bir hazırlık süreci gerektirir. Talebin somut delillerle desteklenmesi ve haklı gerekçelerin açıkça ortaya konulması gerekir. Dava sırasında eksik veya yetersiz delil sunulması, nafaka artırım talebinin reddedilmesine yol açabilir.Bununla birlikte, tarafların mali durumlarının gerçeğe uygun şekilde mahkemeye sunulması önemlidir. Örneğin, nafaka borçlusunun gelirini olduğundan az ya da nafaka alacaklısının giderlerini olduğundan fazla göstermesi mahkeme tarafından fark edilebilir ve dava sonucunu olumsuz etkileyebilir.
Nafaka artırım davaları, tarafların ekonomik koşullarındaki değişikliklerin adil bir şekilde yeniden değerlendirilmesini sağlayan önemli bir hukuki mekanizmadır. Ancak bu davalarda başarılı olmak için haklı gerekçelerin somut delillerle desteklenmesi ve hukuki prosedürlere titizlikle uyulması gereklidir. Bu nedenle, hem nafaka alacaklısının hem de nafaka borçlusunun profesyonel hukuki destek alması sürecin adil ve etkin bir şekilde yürütülmesini sağlar.
Kaynakça : BAF Hukuk & Danışmanlık
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.